//Basın Açıklaması

Basın Açıklaması

Hollanda Hükümeti 1998 yılında almış olduğu bir kararla yeni önceliğinin yabancıların entegrasyonu olduğu açıklamış, bu politikasını uygulamaya geçirmek üzere 2004 yılında ilkokullarla ilgili yasada değişiklik yapılarak diğer dillerde eğitim için mali desteğini kesmiştir. Bu tarihten sonra göçmen işçilerin anadil eğitimi Hükümet tarafından desteklenmemiştir. Ancak Hükümet yabancı dillerde eğitimin yasaklanmadığını da belirtmiştir.

Hollanda Eğitim Bakanlığınca 1970 yılında Kendi Dilinde Eğitim ve Kültür (OECT) kuralı çerçevesinde, göçmen çocuklarına okul saatleri dışında anadil eğitimi verilmesi ve bu derslerin masraflarının Bakanlıkça karşılanması kararlaştırılmıştır.

Bu karar 1974 yılında okullarda uygulamaya başlanmıştır. Bu uygulama ile göçmenlerin ülkesine geri döndüğünde dil ve kültürüne yabancı olmamasını sağlamak amaçlanmıştır.

OECT’de 1980 yılı başlarında değişikliğe gidilmiş, ders süreleri okul saatleri içine alınmış ve en fazla 2.5 saat olarak düzenlemiştir. Zaman içerisinde bunun ne kadar önemli olduğu, çocukların aile içinde kendinden daha emin ve kendini bilen öğrenciler oldukları görülmüştür. Bunun neticesinde OECT ilkokul eğitimi içerisinde hak olarak kabul edilmiştir.

Bu süreçte anadil eğitiminin Hollandaca öğreniminin de gelişmesine katkı sağladığı gözlemlenmiştir.

OECT öğretmenlerinin statüleri açık bir biçimde belirlenmemiştir. Bu durumda OECT öğretmenleri ile Hollandalı öğretmenlerin birlikte çalışmaları mümkün olmamıştır. OECT öğretmenlerinin statülerindeki belirsizlik öğrencileri de olumsuz etkilemiştir.

Bu sürtüşme 1995 yılında OECT’nin kaldırılmasıyla sonuçlanmıştır. OECT’nin yerine OALT  (Yabancıların Dil Eğitimi) getirilmiştir. OALT’ın politikası ve bu politikanın uygulanma sorumluluğu 1 Ağustos 1999 tarihinde yerel yönetimlere bırakılmıştır. Her belediye kendi OALT planını hazırlamış, bunu öğrenci velileriyle hazırladıkları toplantılarla görüşmüş, onların dilekleri de göze alınmıştır.

OALT çeşitli şekillerde uygulamaya geçirilmiştir. 1- 4 sınıflar okul saatleri içerisinde, daha büyük sınıflar da okul saatleri dışında eğitime başlanmıştır.

Bu uygulama ancak 2004 yılına kadar devam etmiştir.

2004 yılından bu yana Türkçe anadil derslerinin ilkokullarda tekrar verilebilmesi için sivil toplum örgütlerinin çok önemli çalışmaları olmuştur. Bununla birlikte bu çalışmalar anadil derslerinin sürdürülebir bir program kapsamında devamını sağlamaya yeterli olmamıştır. Bugün anadil eğitimi az sayıda sivil toplum örgütlerinin çabalarıyla, az sayıda okulda ve bazı cami derneklerinde verilmeye çalışılmaktadır. Bu çabalar eğitim biliminin dışında kalmaktadır.

Hollanda’da bu gelişmeler yaşanırken Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri anadil eğitimi sorununa karşı tamamen duyarsız kalmıştır. Türkiye’de bir yandan dünyanın dörtbir yanından çocukların katıldığı “Türkçe olimpiyatları” düzenlenirken, diğer yandan Foynitsa’dan Tokyo’ya kadar dünyanın birçok merkezinde (19 merkez) yabancılara Türkçe öğretimi konusunda duyarlılık gösteren Türk Hükümetleri, Avrupa’nın orta yerinde anadil eğitimi alamayan Türk çocuklarına bu dilin öğretilmesi için hiçbir gayret göstermemiştir.

Avrupa’da Türk kökenlilerin oluşturduğu hükümet dışı kuruluşlar (NGO), Türkiye AB Ortaklık Hukuku başta olmak üzere, uluslararası hukuktan doğan haklarımızın takipcisi ve savunucusu olmuştur. Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği (HTIB) bu mücadelede her zaman öncü konumda olmanın gayreti içinde olmuştur.

HTIB anadil eğitimini temel insan hakları arasında görmektedir. HTIB bugün Türkçe anadil derslerinin ilkokullarda ücretsiz olarak yeniden öğretilmesini sağlamak amacıyla yasal süreci başlatıyor.

Hollanda Hükümetlerinin iddia ettiği gibi anadil entegrasyon önünde engel değil, tam tersine entegrasyonu destekleyen bir süreçtir. Bu bilimsel bir veridir ve Avrupa Birliği dahil ulusal ve uluslararası kuruluşların yayınlarında açık bir şekilde ifade edilmektedir.

Herşeyden önce eğitim yeri okuldur. Anadil eğitimi ilkokullarda verilecektir. Okul dışında mekanlarda bilimsellikten uzak anadil eğitimi, Hollanda toplumunun sağlıklı nesillerden oluşmasına katkı sağlamayacaktır.

Bu süreç Hollanda’daki Türk kökenlilerin mali desteğiyle sürdürülecektir. Şimdiye kadar mali katkıda bulunan ve bundan sonra bulunacak herkese teşekkür ediyoruz.

Bu hukuk mücadelesini Avukat Nazmi Türkkol ve Avukat Fadime Kılıç ile birlikte vereceğiz.

Şimdi sözü hukuki süreç hakkında bilgi vermek için arkadaşlarıma bırakıyorum. (Nazmi Türkkol veya Fadime Kılıç)

HTIB, Hollanda’nın 2004 yılında ilkokullarla ilgili yasada değişiklik yapılarak diğer dillerde eğitim için mali desteğini kesmesi ve bu kesinti sonucunda anadil derslerine fiilen son verilmesi uygulamasına karşı, hukuksal olarak neler yapılabileceği hakkında bir çalışma yapmamız için bizden talepte bulunmuştur.

Bizler konunun hukuki boyutu konusundaki çalışmamızı tamamlamış durumdayız. Konunun detaylarına girmeden kısa bir açıklama yapmakta yarar görüyoruz.

Anadil eğitimi Birleşmiş Milletlerin temel insan hakları sözleşmelerinden; Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 28 (1a) ve 29 (1c) maddelerinde düzenlenmiştir. Özellikle 29. maddenin 1 c bendine göre, Sözleşmeye Taraf Devletler çocuk eğitiminin, çocuğun anne-babasına, kültürel kimliğine, dil ve değerlerine, çocuğun yaşadığı veya geldiği menşe ülkenin ulusal değerlerine ve kendisininkinden farklı uygarlıklara saygının geliştirilmesi amacına yönelik olduğunu kabul etmektedir.”

Diğer bir Birleşmiş Milletler temel insan hakları sözleşmelerinden olan BM Tüm Göçmen İşçilerin ve Aile Fertlerinin Haklarının Korunmasına Dair Sözleşmenin 45. maddesinin 3. fıkrasında konu çok açık biçimde tanımlanmaktadır. Buna göre, “İstihdam Devletleri, göçmen işçilerin çocuklarının anadillerini ve kültürlerini öğrenebilmelerini kolaylaştırmaya gayret gösterirler. Orijin devletler de bu amaç için olanaklar ölçüsünde işbirliği yaparlar.”

Hollanda bu Sözleşmeye taraf değildir. Ancak göçmen çocuklarının anadilini ve kültürü öğrenmeleri konusunun bir BM temel insan hakları sözleşmesinde bu denli açık bir biçimde tanımlanmış olması çok önemlidir.

Konu Avrupa Konseyi Sözleşmelerinden Göçmen İşçilerin Hukuki Statüsü Hakkında Avrupa Sözleşmesi’nde de yer almaktadır. Sözleşmenin 15. maddesinin başlığı “Göçmen İşçinin Anadilinin Öğretilmesi” dir. Madde de Akit Taraflar, kendi ülkelerine dönüşü kolaylaştırmak için, yapılacak ortak bir anlaşma ile göçmen işçi çocuklarına başka şeylerin yanında anadili öğretilmesi için mümkün olan ölçüde, özel kurslar düzenlenmesi konusunda harekete geçeceklerdir. Bu hüküm Hollanda’nın 70’li yılların başında uygulamaya koyduğu Kendi Dilinde Eğitim ve Kültür (OECT) kuralınının geresiyle tam olarak örtüşmektedir.

Bu alanı düzenleyen en temel sözleşmelerden birisi de İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye Ek Protokol’dür. Ek Protokol’ün 2. maddesi eğitim hakkını düzenlemektedir.

Son olarak 77/486 sayılı Avrupa Toplulukları Konseyi’nin 25 Temmuz 1977 tarihli  Direktifine değinmek istiyoruz. Bu kararda “ Göçmen ailelerinin çocuklarının eğitimlerinin yaşamakta oldukları üye ülkede kendi dil ve kültürlerinden faydalanabilmeleri için gerekli desteğin verilmesi gerekir” denilmektedir. Bu Direktifin etkin bir şekilde uygulanması gerekmektedir.

Avrupa Komisyonu 3 Temmuz 2008 tarihinde tanıttığı Yeşil Kitap “Göç ve Hareket”  (Groenboek) projesiyle, göçmen çocuklarının anadil eğitimini tekrar gündemine almıştır.

Buraya kadar sadece konunun genel hatları anlatılmaya çalışılmıştır. Asıl metinler çok daha kapsamlı olacaktır.

Bu konuda olumlu netice alacağımıza inanıyoruz. Alacağımız olumlu netice hem Türk toplumu hem de diğer göçmen gruplarını etkileyecektir. Asıl kazançlı olacak ise Hollanda toplumudur. Bunu süreç içerisinde hep beraber göreceğiz.